Her şey bir aradaydı. Sevinç, coşku ve heyecan, ardından üzüntü ve tekrar sevinç. Kah kaygıdan kah mutuluktan devamlı göz yaşartan duyguların eşliğinde… Hayatın mikro ölçeğindeki bir evrendeyiz: Sanki tüm yaşam hikayenizin bir film şeridi gibi gözünüzün önüne getirdiğinizi hayal edin, ömrünüzdeki bir çok kırılma anını, mutlu ve kederli, unutulmaz anlar ve hüzünlerin hepsinin ama hepsinin bir kaç saatlik bir zaman dilimine sıkıştığını aklınızda canlandırın… İşte böyle bir anın tam ortasındayız, Emir’in doğum hikayesindeyiz… Güzeldi işte. Sevinçler, aşklar, hüzünler kısaca her şeyleriyle, tüm nefesleriyle Emir’in ailesi buradaydı. İyliğin yoğun hissedildiği, kalplerin umut ve heyecanla artık görmek istedikleri bu yeni ‘hayat’ için attığı anlardı. O zaman vakit bebeğimizin dünyaya gözlerini açma vaktiydi… Bastı çığlığı Emir: ”ben geldim hayat! hazır mısın?”